15 Ekim 2012 Pazartesi

Beni Güzel Hatırla...

beni güzel hatırla!
bunlar son satırlar...
farzet ki, bir rüzgârdım, esip geçtim hayatından
ya da bir yağmur sel oldum sokağında
sonra toprak çekti suyu...
kaybolup gittim, belki de bir rüya idim senin için.
uyandın ve ben bittim...

beni güzel hatırla!
çünkü; sevdim seni ben, herşeyini...
sana sırdaş oldum, dost oldum,
koynumda ağladın.
yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini,
beni üzdün, kınamadım.
alışıktım vefasızlığa, el oldun aldırmadım...

beni güzel hatırla!
sayfalarca mektup bıraktım sana.
şiirler yazdım her gece, çoğunu okutmadım.
sakladım günahını, sevabını içimde
sessizce gittim...
senden öncekiler gibi sen de anlamadın.

beni güzel hatırla!
sana unutulmaz geceler bıraktım
sana en yorgun sabahlar...
gülüşümü, gözlerimi, sonra sesimi bıraktım.
en güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka,
söylenmemiş "merhaba"lar sakladım her köşeye
vedalar bıraktım duraklarda.
ne ararsan bir sevdanın içinde
fazlasıyla bıraktım ardımda.

beni güzel hatırla!
dizlerimde uyuduğunu düşün,
saçını okşadığımı, üşüyen ellerini ısıttığımı,
mutlu olduğun anları getir gözünün önüne.
alnından öptüğüm dakikaları...
birazdan kapını çalan kişi olabileceğimi düşün
şaşırtmayı severim biliyorsun.
bu da sana son sürprizim olsun.
şimdi, seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum
beni güzel hatırla
.

orhan veli.

28 Eylül 2012 Cuma

Ayrılığın Getirdiği Götürdüğünden Küçükse...

Severek ayrılmak çoğunlukla gurur meselesidir…Yoksa hangi aptal ayrılır seve seve.
seve seve ayrılıyorsan, sevmemişsindir…Komplike değildir bazı  şeyler o kadar.Hayat bazen çok ama çok basittir. Sevgi de böyle bir şeydir. Ya seversin, ya sevmezsin.

Sadece, sevip de gurur yapan eşeklere bir iki sözüm var; hayatta bazı şeyler bir kere yaşanır. Bulduğunuz zaman, değerini bilin.Çünkü sevgi, aşk öyle bir şeydir, ve gurur, ah o gurur, insanın en zayıf noktasıdır, yapmayın, etmeyin…:

(….)
“fakat, hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,
gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım.
yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,
yüreğini elime koyduğunda anladım.
''sana ihtiyacım var, gel!'' diyebilmekmiş güçlü olmak,
sana ''git'' dediğimde anladım.
biri sana ''git'' dediğinde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiş sevmek,
git dediklerinde gittiğimde anladım.
sana sevgim şımarık bir çocukmuş, her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,
büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım.
özür dilemek değil, ''affet beni'' diye haykırmak istemekmiş pişman olmak,
gerçekten pişman olduğumda anladım.
ve gurur,kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş,
sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,
yüreğimde sevgi bulduğumda anladım.
ölürcesine isteyen, beklemez, sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi,
beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım.
sevgi emekmiş,
emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş...” (Can Yücel)

ve Cemal Süreya daha da kısa özetlemiş, aşk şöyle bir şeydir:

daha neyin olayım isterdin,

onursuzunum senin...


daha neyin olayım ki. onursuzunum. var mı otesi....

Şimdi aklınıza abuk subuk şeyler gelebilir.Yok efendim, seversen sikilirsin, sikersen sevilirsin gibi. sakın ha.
Seveceksen böyle seveceksin.Ve böyle sevdiginde, “gurursuzsun” diye haykıranın karşısında, “ben yapabildim, sen yapamadın” diyip, çekip gideceksin.

Çünkü o seni sevmemiştir. her ne derse desin. Hatta her ne yazarsa yazsın...alabildiğine edebiyat parçalasa da.

Onur, aşkın için savaş verebilmektir.Ve hiç bir insan evladı, aşkı için savaş verdiği için onursuz olmaz.Onursuz, sevgisi için her şeyi göze alana, “gurursuzsun sen” diyendir.

İşte o onursuzdur.

Ve bir onursuzla yaşanmaz büyük şeyler; sevgi gibi, aşk gibi, hayat gibi.Küçükle yetinmek zorunda kalırsın; küçük hesaplarla; ego gibi...

Severek ayrılmanızın sebebi gurursa diye yazdım.Çünkü matah bir şey değil severek ayrılmak.Hiç değil.

9 Temmuz 2012 Pazartesi

La Fille Sur Le Pont Repliği miymiş ki mi ki mi kii?


+Bazı insanlar mutlu olmak için doğar. Ömrümün her günü kandırıldım. Duyduğum her söze inanırım. Hiçbir başarı elde edemedim. Hiç kimseye faydalı ya da kıymetli ya da mutlu, ya da gerçekten mutsuz bile olamadım. Sanırım bir şeyleri kaybettiğinde mutsuz oluyorsun ama kötü şans dışında hiçbir şeyim olmadı.
-Geleceğini nasıl görüyorsun, Adele?
+Bilmiyorum. Geleceğimi, büyük bir tren istasyonun bekleme salonunda görüyorum. Dışarıdaki kalabalık insan topluluğu, beni görmeksizin geçip gidiyor. Hepsinin acelesi var trenlere ve taksilere biniyorlar. Onların gidecek bir yerleri buluşacakları birileri var Ben öylece orada oturuyorum... 

Kasa Kuyrugunda Sorunlar

Çoğunlukla süpermarketin kasiyeri bana "nasılsınız" diye sorar ve ben "pek iyi degilim" diye yanıt veririm, "basurum azdı,uykusuzluk cekiyorum,başım dönuyor ve saatimin pili iflas etti."
asla karşılık gelmez, duymazlar sanki,hesabı toplamaya devam ederler.
can sıkıntımı süpermarketin kasiyerlerinden çıkarmaya çalışmam ama bana "nasılsınız?' diye sorduklarında genellikle pek iyi degilimdir ve "iyiyim" demekten daha çok canımî sıkan bir şey yoktur.
başka bir yol denedim.
"nasılsînız?" diye sorduklarında "hiç bu kadar iyi olmamıştım!" diyorum, " inanılmaz! Para sel gibi akıyor! Anlamakta guçluk çekiyorum!"
ama bu yanıttan basur,uykusuzluk ve baş dönmesi yanıtından bile daha çok nefret ederler.bu yüzden üçüncü bir yol deniyorum.aynı soruyu bir kez daha sorduklarında, "umurunda değil ki, neden soruyorsun?" diyorum.yine tepki yok,hesabı yapmaya devam ediyorlar ve anlıyorum bu tepkisizliği:
gerçekten umursamıyorlar ve bu iyi  bence.
Hepimiz bunda utanılacak bir şey olmadığını idrak etmeliyiz.Bu da alışverişi daha kolay hale getirir bence.

bütün diger seyler gibi:
istedigimz seylere sahip olmamız gerek ve istedigimiz seylerin diğer şeylerle hiç bir ilgisi yok.

BUKOWSKI

Nietzsche'den dostluk üzerine..



Böyle Buyurdu Zerdüşt


Dostunu uyurken gördün mü hiç, - bilmek için nasıl göründüğünü-
Nasıldır sahi yüzü dostunun?
Kendi yüzündür o senin, pürüzlü ve kusurlu bir aynada.
Uyurken gördün mü hiç dostunu ?
Korkmadın mı dostunu öyle görünce?
Ah dostum, aşılması gereken bir şeydir insan. Sezmekte ve susmakta usta olmalı dost.
Görmeyi istememelisin her şeyi. Sana rüyan açıklamalı dostunun uyanıkken ne yaptığını.
Bırak merhametin bir sezgi olsun:  dostun merhamet diliyor mu önce onu bilmen için. Belki o sendeki keskin göz ve ebediyet bakışını seviyor.
Bırak dostuna merhametin sert bir kabuk altında saklansın; üzerinde sen bu kabuğun bir diş kırmalısın. Böylece lezzetlenir ve tatlılaşır o.
Dostun için sen temiz hava ve yalnızlık  ve ekmek ve deva mısın?
Niceleri kendi zincirlerini çözemezler de, dostlarının azatçısıdırlar.
Köle misin? Öyleyse dost olamazsın.
Zorba mısın? Öyleyse dost edinemezsin.                                                                            

NİETZSCHE

Bob Dylan'ın Tarantula'sından...


"Özür dilerim ama bana vermiş olduğun yüzüğü geri vermek zorundayım.
Kişisel bir şey değil, sadece bu parmakla bir halt yiyemiyorum artık ve daha şimdiden bir göz bebeği gibi kokmaya başladı!!
Bilirsin işte, garip görünmeyi severim, herneyse sahnede bançomu çalmaya başlamadan önce, eldiven takmam gerekiyor.Çalış şeklimi etkilediğini söylemem lüzumsuz zaten.Lütfen inan bana.Bunun senle ya da sana olan aşkımla hiç alakası yok...
Aslında yüzüğü geri göndermem, sana olan aşkımı daha da derinleştirmeli..."

Bob Dylan/ Tarantula sf:19